logo
Turkish flag
707
BARAJ
616
HES
475
GÖLET VE BENT
298
İÇME SUYU
5,9
MİLYAR FİDAN
44
MİLLİ PARK

Sosyal Medya Hesapları

Prof. Dr. Veysel Eroğlu
Prof. Dr. Veysel EroğluVeyselEroglu03Facebook
Veysel Eroğlu
Veysel Eroğlu@veyselerogluInstagram
<< Önceki HaberSonraki Haber >>

"SEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ" HAYATA GEÇİRİLMELİ...

Yayınlama Tarihi: 22 Kasım 2021

Önceki dönem Orman ve Su İşleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi, TBMM İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, sellerin sebepleri ve yapılacak mücadele ile alakalı değerlendirmelerde bulundu. Milliyet Gazetesi yazarı Abdullah Karakuş'a verdiği mülakatta ülkemizde yaşanan taşkınların sebepleri ve bu taşkınları en aza indirmek için yapılması gereken çalışmaları değerlendirdi.

milliyet1
SELLERİN SEBEPLERİ ve SU BASKINLARINA KARŞI MÜCADELE İklim değişikliği dolayısı ile yağış şiddetlerindeki artış, yağışın zaman ve mekansal dağılımındaki değişiklikler sellere sebep olmaktadır. Sel felaketleri tarihin her döneminde hem dünyada hem de ülkemizde meydana gelen yıkıcı etkiye sahip afetlerden biridir.

İklim değişikliği, tabii afetlerin şiddetini ve sıklığını artırmaktadır. Bu sebeple değişen şartlara uyum sağlayacak taşkın koruma projelerini hayata geçirmeye azami gayret gösteriyoruz. Taşkınları sıfıra indirmek mümkün olmayabilir ama etkisini, verdiği zararları en asgari seviyede tutmak mümkündür. Sel baskınlarından korunmak için şehirlerin içinden geçen akarsuların ıslah edilmesine, çeşitli baraj ve seddelerin inşası için azami gayret gösterdik. 10.109 adet taşkın koruma tesisi ile 12 milyon 121 bin dekar alan taşkın zararlarından korunmuştur. İnşa edilen estetik dere ıslahları, şehirlerimizin çehresini değiştirdi. Geçtiği yerleri cazibe merkezleri haline getirdi.

Bakanlığım döneminde Doğu Karadeniz’de taşkın problemini havza bazında ele alan TRKEP Projeleri başlatılmıştır. İl il taşkına sebep olabilecek dereler masaya yatırılmakta ve projeler hayata geçirilmektedir. Bu çerçevede sadece dere ıslahı değil, taşkına sebebiyet veren rüsubat, heyelan, müdahale, suyun tahliyesi gibi bütün faktörleri inceleyerek çözüm ürettik.

TAŞKINLARIN SEBEPLERİ

Taşkın hadiselerinin gerçekleştiği yerlerde genellikle dere yataklarının işgal edildiğini müşahede ediyoruz. Zeminleri çürük olmasına rağmen dere yatakları işgal edilmekte, neticede derenin geçtiği alanlar daraltılmaktadır. Yıllara ve mevsimlere göre derelerde akım değişmektedir. Bazı kurak yıllarda vatandaş derede su olmadığını veya çok az su olduğunu görünce dere yataklarını işgal etmeyi veya belediyeler aracılığıyla bir şekilde ruhsat alarak yapı inşa etmeyi marifet saymıştır.

Ülkemizde bazı tekerrür eden yağışlar meydana gelmiştir. Mesela biz 500 yılda bir tekerrür eden yağışları dikkate alıyoruz. Vatandaş 500 yılda bir deyince 500 yıl sonra bu debinin geleceğini düşünüyor. Bu durum böyle değildir. 500 yılda bir tekerrür edecek yağış belki 1 yıl belki 10 yıl belki de 100 yıl sonra gelecektir ama muhakkak bu yağış olacaktır. Dere yatakları üzerinde san’at yapıları olarak adlandırılan köprü ve menfezler yapılmaktadır. Maalesef bu köprü ve menfezler sadece suyun geçişine uygun şekilde planlanmakta ancak suyla beraber selin getirdiği malzemeler, yatak, buzdolabı, ağaç vs birtakım malzemeler dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla gabari dediğimiz köprülerin yüksekliği son derece sınırlı tutulmaktadır.

Genellikle bu malzemeler köprüleri tıkamakta arkasında adeta bir gölet oluşturmakta ve yerleşim yerlerini su basmaktadır. Karadeniz’de böyle bir dere yatağında iki vatandaşımız nehirde bulunan köprü civarında suyun akışını gözlemlerken o sırada köprüyü tıkayan ağaç, kütük, buzdolabı vs. sebebiyle su yükselmiş ve basınca dayanamayan su birdenbire boşalınca kıyıdaki vatandaşlarımızı vakum etkisiyle çekip maalesef hayatlarını kaybetmelerine yol açmıştır. Bu gibi durumlarda atalarımızın yaptığı gibi köprülerin gabarisi mutlaka yüksek tutulmalıdır. Ayrıca kemer köprülerin inşa edilmesi elzemdir. Atalarımızın yaptığı gibi Ergene Nehri üzerindeki Uzunköprü buna en güzel numunelerden biridir. Şimdi yapılsa ‘Ya Ergene Nehrinin debisi nedir ki’ denilerek tek gözlü yapılacaktı ancak atalarımız çok ileri düşünmüş. Neticede bu suyun 500 yıl 1.000 yıl yayılabileceği alan dikkate alınarak ona göre gözler yapmışlardır. Esasen menfezler ve san’at yapılarından kaynaklanan büyük problemler ortaya çıkabilmektedir. Bakanlığım döneminde karayolları ile anlaşarak dereler üzerine yapılacak menfezlerin de belli bir kesitten küçük olmaması konusunda iki defa Başbakanlık genelgesi çıkarmıştık. Bu da önemli bir husustur. Bir diğer husus da arazinin yapısının değişmesi taşkınlara ve heyelanlara sebep olmaktadır. Özellikle arazide köklü ağaçlar kesilip yerine kökü olmayan birtakım bitkiler dikildiği takdirde, orada ister istemez oluşan heyelanın akarsu yatağına akması neticesi, büyük felaketler çıkabilmektedir. Nitekim yaşadığım bir hadiseyi de buradan anlatmak istiyorum. Çamlıhemşin’de taşkın olduğu ifade edilmişti. Oraya doğru giderken durumu görmek ve iş makinelerini sevk etmek için Çamlıhemşin Fen İşleri Müdürlüğü binası önünde büyük bir heyelan olduğunu oradaki binayı ve bütün araçların tamamen toprak altında kaldığını müşahede ettik. Birkaç dakika önce gitsek biz de heyelan altında kalabilirdik. Bunu da 5 dakika önce ve sonra diye resmettik. Bunların dikkate alınması gerekir. Netice olarak taşkınların sebebi bunlardır. Dere yatağı ne yapar yapar eski yatağına tekrar geri döner. Bunun unutmamak lazım.

milliyet2

Taşkınların diğer sebeplerini sıralayacak olursak:

  • Dere yataklarından düzensiz kum çakıl alınması,

  • Dere yataklarından izinsiz ve tekniğine uygun olmayan şekilde enine boru hattı (içmesuyu, doğalgaz, kablo vb.) geçişleri,

  • Dere yataklarına hafriyat dökülmesi ve dere yataklarının üzerinin kapatılması,

  • Her türlü atıkların dere yatakları ve civarına atılması,

  • Yapılaşma için uygunsuz yer seçimleri, yanlış imar planlamaları ve uygulamalar.

  • Dere yataklarının hafriyat dolgu malzemesi döküm alanı veya çöp döküm alanı olarak kullanılmasıdır.

Neticede taşkın geldiği zaman büyük bir felaketle neticelenebilmektedir. Dolayısıyla dere yataklarının hiçbir şekilde yapısının bozulmaması gerekir.

TAŞKINLARIN ÖNLENMESİ İÇİN ALINACAK TEDBİRLER VE TAVSİYELER

Alınan bütün tedbirlere rağmen, taşkına sebep olan ve etkisini arttıran en önemli faktör akarsu yataklarına ve taşkın kontrol tesislerine yapılan uygunsuz müdahalelerdir. Söz konusu müdahalelerin ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği ile kaldırılması büyük önem arz etmektedir.

Yukarı havzadan gelen kaba malzemeler (kaya, dal, kütük, çalı, çırpı vs.) suyun akış yollarını tıkayarak taşkınlara sebep olmaktadır. Yukarı havza seferberliği başlatılarak, bu bölgelerde geçirgen ve klasik tersip bentleri yapılarak, kaba malzemenin mansaba intikali mutlaka engellenmelidir.

Taşkın pik debi hesaplarında iklim değişikliği etkisi göz önüne alınmalıdır.

Pilot havzalardan başlayarak ülke çapında taşkın erken ikaz sistemleri kurulmalıdır.

Mimar planlarında taşkın yönetim planları mutlaka dikkate alınmalıdır. Kentsel alanlarda akış/yağış oranını artırıcı uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Taşkın koruma projelerinde tabiata uyumlu uygulamalar yapılmalıdır. Taşkın koruma projelerinde yaban hayatın geçişine ve canlıların suya erişimine imkan verecek tasarımlar geliştirilerek uygulanmalıdır.

Taşkın koruma projelerinde yukarı havza çalışmalarına öncelik verilmelidir. Yukarı havzası tamamlanmayan akarsularda aşağı havzada mümkün mertebe çalışma yapılmamalıdır. Köprü ve menfezlerde hava payı arttırılmalı, düz tabliyeli köprü yerine mümkün mertebe kemer köprü tercih edilmelidir. Taşkın Kanunun çıkarılması gerekmektedir.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SEL FELAKETLERİ TARİHİ

Ülkemizde depremlerden sonra en çok can ve mal kaybına sebep veren tabii afet olan taşkınlar, ülkemizin farklı coğrafi yapısı ve yağış rejimine sahip olması sebebiyle oldukça etkili olmaktadır. Coğrafyamızda tarihin her döneminde, sel baskınlarının meydana geldiği bilinmektedir. Şimdi tarihimizdeki büyük taşkınlara bir göz atalım. Sırasıyla anlatalım.

İstanbul'da, 24 ağustos 1553 yılında büyük bir sel felaketi yaşandı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşanan bu sel felaketindeki ölü sayısı tam olarak bilinmiyor.

Selim tahta çıktıktan 6 ay sonra 23 Ekim 1789 yılında yoğun yağmur sonucu meydana geldi. Toplamda 64 kişi hayatını kaybetmiştir.

Tokat'ta 12 haziran 1908'de büyük bir sel felaketi meydana geldi. 15 askerimizle beraber toplamda 223 kişi hayatını kaybetti.

1929’da meydana gelen Of-Çaykara Sel Felâketi 146 kişi hayatını kaybetmiştir.

Ankara’da 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayının taşmasıyla meydana gelen sel felaketinde 169 kişi hayatını kaybetti.

1981 yılında Rize'nin Pazar ilçesinde sel meydana geldi. Toplamda 27 kişi hayatını kaybetti.

1983 yılında Rize'nin Pazar ve Fındıklı ilçelerinde yaşanan sel ve heyelan sonucunda 27 kişi öldü.

1990 senesinde Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde meydana gelen sel sonucu 51 kişi hayatını kaybetti.

1990 yılında Trabzon'un Akçaabat ilçesinde meydana gelen sel ve taşkında 57 kişi hayatını kaybetti.

1996 yılında Trabzon'un Of ilçesinde şiddetli yağış sebebiyle büyük bir sel felaketi yaşandı. Yaşanan felakette 9 kişi hayatını kaybetti.

1998 yılında Zonguldak Devrek’te meydana gelen sel felaketinde 16 kişi hayatını yitirdi.

1998 yılında Trabzon Sürmene'de ve Köprübaşı'na bağlı Beşköy beldesinde sel ve heyelan sebebiyle 50 kişi öldü.

2001 Rize'nin Güneysu ilçesi ve Taşlıdere mahallesinde sel ve heyelan neticesinde 10 kişi hayatını kaybetti.

9 Eylül 2009 tarihinde Türkiye'nin Marmara Bölgesinde meydana gelen sel felaketi daha çok İstanbul ve Tekirdağ'ı etkiledi. En az 31 kişinin ölümü ve 9 kişinin kaybolmasına yol açtı.

2010 Rize'nin Gündoğdu mahallesinde sel, taşkın ve heyelan: 15 kişi hayatını kaybetmiştir.

2012 yılında Samsun Canik’te meydana gelen taşkında 13 kişi hayatını kaybetti.

2019 Trabzon'un Araklı ilçesinde sel ve taşkın: 10 ölü

2020 Giresun'un Dereli, Doğankent ve Espiye ilçesinde sel ve taşkın: 5'i asker 16 ölü

11 Ağustos 2021’de Kastamonu, Sinop ve Bartın'da meydana gelen sel felaketinde 82 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Görüldüğü üzere tarihimizde meydana gelen sel felaketleri sayısında bir artış olsa da can ve mal kayıplarında azalma yaşandığını gözlemliyoruz. Ancak en son meydana gelen Bartın, Sinop ve Kastamonu’daki taşkınlarda ölüm sayısının fazla olmasının sebeplerine şöyle bir göz atarsak özellikle Bozkurt’da sıkıntının ciddi boyutları ulaştığını gözlemliyoruz.

Bozkurt’un yapısına bakarsak tamamen dere yatağı içine yüksek katlı belki temeli dahi uygun şartlarda inşa edilmemiş binaların bulunduğu görülmüştür. Bunun fevkalade yanlış bir durum olduğu ortaya çıkmıştır. Köprüler yıkılmıştır. Burada orman deposundan gelen kütüklerin ağaçların ve malzemelerin ne kadar büyük bir sıkıntıya sebep olduğu ortadadır. Burada yerleşim yerlerinin yer seçiminde mutlaka bu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlardan ders almamız elzemdir.

Bir diğer husus da Samsun’da yaşanan sel olayıdır. Samsun’u ziyaret ettiğim zaman şehrin güneyindeki menba tarafında yer alan Yılanlı deresinde 30-40 yıldır Samsun’un bütün çöplerinin bu dere yatağına doldurulduğunu görünce dehşete kapıldım. Hemen Büyükşehir Belediyesine yazı yazdık. Bu çöplerin derhal kaldırılması gerektiğini aksi takdirde Yılanlı Deresinde büyük bir feyezan olduğu zaman Samsun’un bazı bölgelerinin tamamen çöp yığınları altında kalabileceğini ve büyük bir felaketin ortaya çıkabileceğini ifade ettim. Ancak Belediye artık bu dağ gibi olmuş. Bizim bunu kaldırmamız imkansız dedi. Bunun üzerine tedbir olarak bu çöp dağının menba tarafına bir baraj şeklinde sel kapanı yapılması ve ayrıca bu çöp dağının altından bir tünel açarak bu suyun en azından çöp dağının adeta sürüklenerek Samsun’un üzerine gitmesinin önlenmesi için bir çalışma yapıldı. Yaptıktan sonra Yılanlı Deresine büyük bir feyezan geldi ve neticede bu sedde olmasaydı bütün çöp dağı Samsun’a intikal edecekti. Bu hadisenin neticesi dere kenarına yapılmış binalardaki zemin katta yaşayan 13 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Burada alınacak tedbirlerle alakalı şunu söylemek istiyorum. Dere yataklarına kati suretle hafriyat toprağı ve çöp dökülmemesi gerekir. Bunu Giresun’da da gördük. İkincisi dere yataklarına yakın taşkın riski olan yerlerde DSİ suyun ne kadar yükselebileceğini tespit ediyor mutlaka bodrum kat yapılmayıp en azından subasman seviyesi üstünde yer alan dairelerde oturulmasına müsaade edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sel ve taşkına hazırlıklı olmak için aşağıdakileri yapmak gerekir:

ŞİDDETLİ YAĞIŞ VE SELDEN KORUNMA

  • Haberdar olun hazırlıksız yakalanmayın. Son meteorolojik durumla ilgili güncel bilgiye sahip olun. Sel ikazlarını radyo ve televizyondan takip edin. Gerektiğinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden telefonla bilgi alın.

  • Selleri tahmin etmek onları tetikleyen unsurların türü ve tabiatına bağlıdır. Kısa süreli yoğun yağış ani sele, uzun süreli yağışın nehirlerin taşmasına sebep olacağını aklınızdan çıkarmayın.

  • Evde değerli eşya ve önemli belgeleri zarar görmeyecek yerlere kaldırın.

  • Yanınıza afet ve acil durum çantanızı alın. Çantanızda mutlaka bir miktar kuru gıda ve içecek; ilk yardım malzemeleri, ailenizin ihtiyaç duyabileceği veya kullandığı ilaçları bulundurun.

  • Size zarar verebilecek ya da zarar görebilecek eşyaları içeri alın.

  • Su kaynakları sel hadisesi meydana geldiğinde kirlenebileceğinden, yedek içme suyunuzu hazır bulundurun.

  • Suyun evi terk ettiği her yerden içeri de girebileceğini hatırlayın. Suyun içeri girmesini önlemek ve suyu yönlendirmek için kum torbaları temin edin.

  • Selin kullanabileceği ark, hendek, vadi ve kanyon gibi yerlerden uzak durun ve yüksek yerlere çıkın.

  • Asla sel suyu içinde yürümeyin, yüzmeyin ve araç kullanmayın. Bazı araçların sel sularında sürüklenmesi için su seviyesinin 15 santimetre olması yeterli. Özellikle geceleri, selin tehlikelerini görmek güçleşeceğinden daha dikkatli olun.

  • Ana şalter veya vanalardan bütün tesisatlarınızı kapatın. Elektrikteki fişleri çekin. Islaksanız veya sudaysanız elektrikli ekipmana asla dokunmayın.

  • Ev yada işyerinizi boşaltmanız gerekiyorsa elektrik, doğalgaz vb.. kapatın.

  • Karanlıktaysanız mum değil el feneri kullanın.

  • Sel sularının temas ettiği yiyecekleri yemeyin.

  • Geri dönün ikazını almadan kesinlikle evlerinize dönmeyin.


En Yeni Basılı Eserleri

06/05/2025